15 Eylül 2017 Cuma

Sevgili Günlük; Biraz içimi dökmek istiyorum~

Yeniliklere o kadar kapalıyım ki. Yeni bir ortama girmek, yeni bir işe girişmek, alışıldığın dışında hayatımda bir şeyler olması... Beni o kadar geriyor, o kadar uykularımdan ediyor ki. İnsanlar monotonluğundan bıkıp yeni arayışlara girerken ben kendi monotonluğumda yaşayıp gitmek istiyorum. Bu özelliğim yüzünden de hayatımın en renkli geçebilecek zamanlarını bomboş geçiriyorum. 

Hayal kırıklığı yaşamaktan, hata yapmaktan o kadar korkuyorum ki. Evet hiç başarısız olmuyorum. Çünkü hiç denemiyorum. Bu korkularım yüzünden hiçbir şey denemiyorum.

Başarılı mı olacağım, başarısız mı olacağım merak etmiyorum. Yeter ki düzenim bozulmasın, huzursuz olmayayım. 

İnsanların hayatında tabii ki inişler çıkışlar olacak. Ama benim yıllardır inişim de yok çıkışım da. Dümdüz devam ediyorum. Halimden de şikayetçi değilim. Bu en kötüsü işte. Bazen diyorum ki kalk Gülcan. Bu yaşlarında denedin denedin, bir daha vaktin de olmayacak enerjin de. Ama sonra içimi öyle bir korku kaplıyor ki. Yemeden içmeden kesilmeli bir korku düşünün. 

İnsanların hayatında çok olağan gördükleri bazı değişiklikler benim bütün psikolojimi altüst edebiliyor.

İlerde çok pişman olacağımı biliyorum. Gençliğimi nasıl bu kadar düz yaşadım, neden kıymetini bilemedim diyeceğimi biliyorum. O yüzden ufak tefek de olsa harekete geçtim. Ama bir de bana sorun neler çekiyorum. İçimde ne fırtınalar kopuyor.

Bir kırılma noktam var gibi hissediyorum. Kabuğumdan bir kurtulsam sanki devamı gelecekmiş gibi. Ya da en azından tam olarak ne istediğimi öğrenecekmişim gibi. 

Ne kadar abartıyorum değil mi? Bence de. Ama beynimin mantıklı düşünemeyen bir kısmı var ve sürekli beni tetikliyor. Sürekli onu susturmaya çalışıyorum.

Küçük bir öz eleştiri yazısıydı bu. İçimi döktüm biraz da.

Allah çıktığımız her yolu bizim için hayırlı kılsın. 
Her şey gönlümüzce olsun inşallah~