20 Kasım 2016 Pazar

Fantastik Canavarlar!~

O çok özlediğimiz büyülü dünyanın içine tekrar giriyoruz! Fantastik Canavarlar bu özlemimizi gidereceğe benziyor~

Filme bugün gittim ve sıcağı sıcağına düşüncelerimi yazmak istedim:)
Öncelikle şunu söyleyeyim,film etkileyiciydi evet; ama bir Harry Potter etkileyiciliği aramadan ve beklentinizi o seviyede tutmadan izlerseniz daha iyi olur bence:) Zira bir Harry Potter değil. Bunu net olarak söyleyebilirim:) 
Film başlarken Harry Potter havası hissediyorsunuz zaten. Warner Bros logosunu görünce gözleriniz dolabilir şimdiden söyleyeyim:') 
Serinin başlangıç filmi olduğu için olsa gerek,bir süre filmi anlamaya çalıştım. İlk yarı bittiğinde evet filmi beğenmiştim ama büyük bir etkisi olmamıştı bende. İkinci yarıya umutlarımı tekrar yeşertip de girdim :)) Ve aradığımı ikinci yarıda buldum! Aradığımı bulamadığım kısmı da serinin ilk filmi olmasına veriyorum:) Efektleriyle, oyuncularıyla gerçekten iyi bir iş çıkarmışlar bence!

Hiç Harry Potter izlememiş biri de izleyebilir filmi tabii. Filme birlikte gittiğim arkadaşım hiç izlememişti ve bu filmi beğendiğini söyledi:) Ama izlemiş biri için çok daha heyecan verici:) Tanıdık isimleri, tanıdık büyüleri ve hatta müzikleri her duyduğumda çok heyecanlandım film boyunca:)
Ve Harry Potter izlemiş birinin aklında daha fazla soru işareti bırakan,serinin diğer bölümlerini merak ettiren bir film:)

Yani bence takdiri hakediyor~ Yorumlardan etkilenmeden filmi izlemeye gidip kendiniz değerlendirin derim:))

15 Kasım 2016 Salı

Posta Kutumda Hogwarts'tan Mektup! ♥

Sanırım en büyülü doğum günümü geçiriyorum! Aynı zamanda da anlamlı! Dün gece yarısı caanım dostum rengarenkyakamoz'un gidip posta kutuma bakmamı istemesiyle başladı doğum günümün büyüsü! Tabii ki hayalimi gerçekleştirmişti, Hogwarts'tan mektup vardı posta kutumda~ O merdivenleri gece gece nasıl çığlık atmadan çıktım bilmiyorum. Eve girer girmez mutluluktan zıplamaya başladım sanırım:D Kaç kişi doğum günü gecesinde Hogwarts'tan mektup alır ki?





Bu zarfın içinde neler var neler! Hemen paylaşmak istedim, o zaman başlıyorum!

İlk olarak mektup tabii ki! Yıllardır beklediğim, Hogwarts'tan gelen mektup:D En güzel dilekleri de içinde barındıran!
Tabii ki biletim! Platform 9 3/4!

 Ve öğrenci formu!:)) Cadı şapkalı fotoğrafım ve yara izimle beraber tabii ki! :D
Hogwarts'a gittiğimde yabancılık çekmeyeyim diye bilmem gerekenleri ve tavsiyelerini bile koymuş!



 Eğer bunların nasıl hazırlandığını merak ettiyseniz rengarenkyakamoz a yönlendireyim ben sizi :)) Harry Potter hayranlığımız yılllaaarr önce birlikte başladı,birlikte devam etti ve kaç yaşına gelirsek gelelim hala aynı heyecanla filmlerini izliyoruz,kitaplarını okuyoruz ve üzerine yorumlar yapıyoruz! Sadece bu konuda değil,her konuda beni anlayan,sevinçlerimi,üzüntülerimi paylaştığım dostum,19 yılım! İyi ki varsın~








13 Kasım 2016 Pazar

Şu an~♥



Yaşadığımız her an çok kıymetli, gün geliyor düne bile geri dönmek istiyoruz~ Artık mutsuz hissettiğimde bunu düşünüyorum. Yarın,haftaya,seneye ya da 5 sene sonra bugünü özleyip düşündüğümde tadını çıkarmadığım için pişman olmak istemiyorum. Edilen bir sohbet,içilen bir kahve, şu an yanımda olan herkes... Yarın,hatta 1 saat sonra bile onların tadı şu an hissettiğim gibi olmayabilir. Sorumluluklar arttıkça biz de çevremiz de eskisi gibi kalmıyoruz maalesef. İşte o gün gelmeden, ilerde " Ne güzel günlerdi,kıymetini bilemedim." diye üzülmek yerine "Ne güzel günlerdi,doya doya yaşadım her anını."demek gibisi yok. 

En değerli an şu an. Çünkü şu an ne istiyorsak yapabiliriz. Şu an karar verip bir şeyleri değiştirebiliriz. Şu an uzun süredir görmediğimiz bir arkadaşımızı arayıp görüşebiliriz. Yarın bir şeyler için geç olabilir ve geçmişe döndüğümüzde pişman olabiliriz. Ne durumda olursan ol, şimdi mutlu değilsen bile ilerde bugününü özlemeyeceğin anlamına gelmez. Mutsuzluk da bir değer bizim için bazen. Hatta durup düşününce çoğu zaman en  anlamlı,güçlü kararlarımızı en bunalımlı ve mutsuz olduğumuz zamanlarda almıyor muyuz?


Ben de en kıymetli anın şu an,bugün olduğunu en bunalımlı günlerimin sonunda anladım. 
 Son iki senem çok zor geçti mental açıdan. Ama bu zorluğun arkasında bir aydınlık,iç huzuru varmış~
İşte bunu gördüğüm zaman anladım mutsuzluklarımızın da ne kadar kıymetli olduğunu. O çok mutsuz geçen günlerimin de ne kadar önemli olduğunu. Yaşadığımız her şeyin bir sebebi olduğunu.


Yani o yüzden demem o ki; şu an bir daha gelmeyecek. Şu an bir şeylerden aldığımız tadı aynı hisle bir daha alamayacağız. Tadını çıkaralım~

29 Ekim 2016 Cumartesi

Basit~Şirin Defter Yapımı! ♥

Kendin yap videolarını izlemeyi sevsem de pek el becerim olmadığı için yapmaya yeltenmiyordum. Geçenlerde bir defter yapımı videosuna denk geldim. Hem yapımı eğlenceliydi hem de arkadaşıma çok güzel bir hediye olacağını düşündüm. Evde de malzemeler varken yapayım dedim~

Sizinle de paylaşmak istedim~ O zaman bu şirin defterin yapımına başlayalım~

Malzemeler:
  • Renkli A4 kağıtları
  • Keçe (İsterseniz renkli karton da kullanabilirsiniz;ama ben keçeyi tercih ettim.)
  • Keçeye uygun renkte dikiş ipliği,yorgan iğnesi
İsterseniz rengarenk, isterseniz tek renk kağıttan yapabilirsiniz~


 Keçemiz defterin dış yüzü olacak. Keçeyi A4 kağıdına uygun boyutta kesiyoruz.


 Kağıtları ikiye katlıyoruz. Tam ortadan katladığımıza dikkat ederek:) Ben tek tek katladım,daha düzenli oluyor. Bu arada ben çok sayfalı yapmadım ama isterseniz öyle de güzel oluyor:)


 Daha sonra keçeyi defterin kapağı olacak şekilde,kağıtları da sayfaları olacak şekilde koyup ortadan dikiyoruz. Normal dikişli defter ya da kitaplarda gördüğümüz gibi:) Ben bir üst ortadan bir de alt ortadan diktim. Sayfalarını tutması için yeterliydi:)   

                                   




 Kağıtta ya da keçede yamukluklar varsa onları da düzeltip süsleme kısmına geçiyoruz~ Ben danteli birçok süslemeye yakıştırdığım gibi buna da çok yakıştırdım ve üzerine de çiçek kondurdum~

Yapımı oldukça basit ve eğlenceli~ Evde kullanmadığım renkli A4 kağıtlarını bu şekilde değerlendirmeyi düşünüyorum. Umarım sizin için de yararlı olmuştur~

Mutlu günler!




13 Temmuz 2016 Çarşamba

Kış Güneşi♥

Bu sıcak yaz günlerinde kış serinliği getirdim~ Artık iyiden iyiye sıcak işledi içime. Her mevsimin ayrı güzelliği var elbet ama mesela yaz yerine ilkbaharı seviyorum ben~ İnsanlar genelde yazın yaşama sevinciyle dolarken ben yazın içime kapanık,çabuk sinirlenen,yaptığı şeylerden tat alamayan biri oluyorum:(

Kışın dinlediğim müziğin,okuduğum kitabın bile tadı farklı. O yüzden yaptığım bir şeyden maksimum verim alabilmem için soğuk havalar ideal bana :D
Bu sıralar izlediğim diziler,filmler,gördüğüm fotoğraflar,hepsi kışı hatırlatır oldu. Mesela geçenlerde okulumu bile gözüme güzel gösteren bu fotoğrafa rastladım. Hemen çekmişim mutluluktan~ Kalitesiz ama anlamlı:)
Kışın soğuğunda girdiğim kafenin samimiyetini sıcaktan bunalıp da girdiğim klimalı mekanda bulamıyorum ben~
En çok da onu seviyorum işte.Arkadaşlarınla bir sinemaya gitmiş ya da dersten çıkmışsındır,çok soğuk dışarda ne yapcaz ki deyip kahve içmeye geçersin. İşte en sevdiğim kısım o. En güzel sohbetler,muhabbetler o ortamda olur~

Hafta sonu sıcacık yatağından erkenden kalkmak zorunda kalmayıp kahvaltı yaptıktan sonra camdan yağan karı,yağmuru izlemek var bir de. İster kitap oku,ister kahveni iç,ister müzik dinle,ister sohbet et..         
                                                  Ya da çık dışarı karın tadını çıkar~

Benim evcimenliğimden galiba,ev oturmalarını çok seviyorum. Yazın o pek mümkün olmuyor,herkes dışarı atmak istiyor kendini ama kışın hiç kaçırmam o fırsatı:)) "Aman hava da soğuk zaten,dışarda napcaz hadi bize gelin~"
Kışlık kıyafetlerimi bile severim ben. Özenle giyerim hepsini de~~ Mesela beyaz giymeyi severim kışın,sonbaharda da kahverengi~
Ne iyi geldi bu yazı bana şimdi,bir serinledim sanki~ Geçen kış en çok dinlediğim şarkıyı da bırakayım buraya o zaman. Hem dinler,hatırlamış olurum ben de~
The winter sings the love of you~♥

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Orda Bir Köy Var~♥

Ne zaman okuldan,kalabalıktan,hatta kendimden sıkılsam aklıma köyüm gelir hemen. Gitsem de temiz havasını içime çeksem,sadece kuş cıvıltıları ve rüzgarın sesinin olduğu o sessizliği dinlesem.. Yürüsem sokakta boylu boyunca,bakmasam mesajlarıma,açmasam telefonumu,kendimi bile dinlemesem doğanın içinde. Parka gitsem sonra. Oturup ordaki çocukları izlesem.

Akşam olurken bir semaver yaksak,gün batımına karşı bir çay içsek. İşte böyle böyle tüm dertlerimi tasalarımı Ankara'da bırakıp da gidiyormuşum gibi geliyor bana~
Küçükken pek istemezdim gitmeyi. Arkadaşım yok orda ne yapcam ben diye sızlanır dururdum. Şimdi diyorum ki iyi ki arkadaşım yokmuş. Bunaldığım zaman yapayalnız kalabileceğim bir yer var ve istediğim zaman atabilirim kendimi oraya~

Biraz köyümden bahsetmek istedim işte. Böyle küçük şirin,anılarla dolu bir ev~ Bebekliğim,çocukluğum,gençliğim..~

Arka bahçemizde yetişen domatesler,salatalıklar,biberler,bir de frambuaz~♥
Önceden vişne ağacı da vardı orda. Vişne vermezdi ama biz yine de çıkardık oraya kuzenimle. Niye çıktığımızı sorduklarında da: "Solan yaprakları temizliyoruz." derdik çocuk aklımızla.Amaç ağaca tırmanmak işte~  

Burası da evin yakınında bir park~ Ben hatırlamıyorum ama annemler anlatır. Bir tanıdığımız o dönemin belediye başkanıydı. Küçükken kucağına oturup:"Ne biçim köy burası, bir parkı bile yok!" demişim :D Sonra bura yapılmış işte~ Şimdi biraz bakımsız tabi:( Az mı sallandık o gondolda 7-8 kişi sıkışa sıkışa. Az mı midemiz bulanana kadar döndük o dönende. 


Buranın da eski neşesi yoktu sanki. Ya da bana mı öyle geldi?~

En kısa zamanda tekrar gitmek istiyorum.Terapi gibi geliyor bana.Özellikle kanaviçem ve sevdiklerim de yanımdaysa ruhum öyle bir dinleniyor ki orada^^ ♥♥











8 Temmuz 2016 Cuma

Bayram Neşesi!


Nerde o eski bayramlar~ Yok yok onu diyecek yaşa gelmedim tabii ki ama insan büyüdükçe bayram sevinci de eskisi kadar coşkulu olmuyor tabi. Çocukken nasıl heyecanlı uyurdum ayakkabımı, bayramlıklarımı odamın en güzel köşesine hazırlayıp. Uyandırırken annem "hadi uyan bugün bayram" derdi. Nasıl mutlu uyanırdım. Hemen hazırlanıp kahvaltıya giderdim. Evdekiler hazırlanırken de televizyonun başına geçip Barış Manço'nun Bugün Bayram şarkısını dinlediğimi hatırlıyorum~

Bir de şeker toplardım. Bayram çocuğunun olmazsa olmazı. O kadar severdim ki. Hatta misafirliğe gittiğimiz yerlerde de çıkıp toplardım. Bir zamanlar pek sosyalmişim:)
Şimdi artık çıkmıyor çocuklar pek dışarı. Kapıya şeker toplayan çocuklar geldiğinde çok mutlu oluyorum,hepsini kucaklayasım geliyor. Annesi ne zaman bilgisayarı açmasına izin verecek diye beklemek yerine arkadaşlarıyla çıkıp eğlenmeyi seçen çocuklar..

                                                            ~ ~ ♥ ~ ~

Neyse efendim ben bu bayram köyüme gittim. O ilk bayram kahvaltısının tadı orda daha bir başka çıkıyor . Biz her sene gitmiyoruz ama gittiğimiz zaman da geçirdiğim en güzel bayramlardan oluyor gerçekten. İnsanlar başka başka şehirlerden memleketlerine,büyüklerinin yanına gelmişler. Ailecek sofralar kurulmuş,sohbetler edilmiş,çocuklar doğayla iç içe:) Anladığınız gibi bolca gözlem yapıp geldim~

Kısacası bayramım çok neşeli geçti. İnşallah böyle mutlu,huzurlu,sevdiklerimizle birlikte nice bayramlar yaşarız~